Uluslararası suç örgütleri neden Türkiye’ye geliyor? 18 12.2023

“Kasıtlı olarak; verilen emir ve görevleri tam ve zamanında yapmamak, görev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esasları yerine getirmemek, görevle ilgili resmi belge, araç ve gereçleri korumamak, bakımını yapmamak, hor kullanmak” (657 SK m.125/C-a). Suçun maddi unsuru, memurluk vakarına yakışmayan tutum ve davranışta bulunmaktır[177]. Hiçbir harekette bulunmamak, pasif kalmak ile de memurluk vakarına yakışmayacak bir “tutum” takınılmış olunabilir. Takınılan tutum memurluk ciddiyeti ile bağdaştırılamıyorsa bu suç oluşur[178]. Devlet memurları, TSK tarafından belirlenmiş tasarruf tedbirlerine uymak zorundadır.

Fıkrasında suça teşebbüsün cezası ile tamamlanmış suçun cezasının aynı olduğu ve 22. Uygulamada; kişiler hakkında uygulanan tutuklama tedbirine son verildikten sonra aynı tutuklama sebebi esas alınarak ve Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “Tutuklama nedenleri” başlıklı 100. Maddesinde öngörülen şartlar sağlanmadan ikinci kez tutuklama tedbiri tatbik edildiği görülmektedir ki, “ikiz tutuklama” adı ile de bilinen bu uygulama “hukuk güvenliği” ilkesine aykırılığa ve hukuka duyulan güvenin toplumda zayıflamasına yol açmaktadır. “Gecikmesinde sakınca bulunan hal” kavramı, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun muhtelif hükümlerinde yer alan ve varlığından bahisle soruşturmalarda hakim kararı yerine cumhuriyet savcısı kararları ile iş ve işlemler yapılmasına sebebiyet veren hal olarak kendisini göstermektedir. Yağma suçu, mülkiyet hakkının Ceza Hukuku yoluyla korunması bakımından önemli bir suç tipidir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu m.148’de düzenlenen bu suç , farklı suç tiplerini ihtiva etmesi yönüyle bileşik suçtur. Bu nedenle, mağdurun cebir veya tehdit yoluyla malı teslime ya da karşı koymamaya mecbur edilmesi halinde suç oluşacak (m.148/1) ve fail gerçekleştirdiği cebirden veya tehditten dolayı ayrıca cezalandırılmayacaktır. Bu yazımızda incelenecek olan hukuki sorun; Yargıtay ceza dairesinin temyiz makamı olarak incelediği dosyaların, ilk derece mahkemesinin direnme kararı veya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itirazı üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun önüne geldiği hallerde, ilgili ceza dairesinde yer alan üyelerin, Ceza Genel Kurulu’nda yapılacak incelemeye katılıp katılamayacağına ilişkparibahis. Bu yazımızda incelenecek konu, idari yargı tarafından verilen kararların yerine getirilmemesi durumunda kişilerin hangi yasal yollara başvurabileceği ve kararların uygulanmamasından doğan mağduriyetlerini ne şekilde giderebilecekleridir. Yazımızda öncelikle; idari yargı kararlarının uygulanmasını zorunlu kılan Anayasa ve kanun hükmüne yer verilecek, daha sonra “hukuk devleti” ilkesi çerçevesinde yargı kararlarının uygulanmasının zorunluluğundan bahsederek, idari yargıda mevcut dava ve karar türlerini, kararlar uygulanmadığı takdirde kişilerin hangi yasal yollara müracaat edebileceklerini açıklayacağız. İşbu yazı; toplu yaşam alanlarında kiracı ve kiraya verenin, yaşam alanının yönetimi, giderleri ve sair hususlarına ilişkin kararların alındığı olağan ve olağanüstü kat malikleri kurulu toplantısına katılma ve bu toplantılarda oy kullanma haklarını açıklamak üzere hazırlanmıştır. “Mal sahibi” olarak kabul edilen kat malikinin, dairede malikin birden fazla olması halinde temsil edenin veya mal sahibini temsil edenin bina yönetimini ve kat malikleri kurulunun kararları ile ilgili kurulda oy kullanma ve dava hakları zaten vardır.

Maddesinde düzenlenen Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkına, Anayasanın 19 uncu maddesinde[562], de yer verilmesine ve kişi özgürlüğünün ancak mahkeme kararıyla sınırlanabileceğinin belirtilmesine yine Anayasanın 38. Maddesinde[563] İdarenin kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamayacağı ifade edildikten sonra, Silahlı Kuvvetlerin iç düzeni bakımından bu hükme kanunla istisnalar getirilebileceğinin aynı şekilde bir Anayasa hükmü ile düzenlenmiş olmasıdır. Her ne kadar  idari kararla kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran kural bir Anayasa hükmü olmasa da sınırlamaya bizzat Anayasa kendisi izin verdiğinden ve bu husus da Anayasada açıkça belirtildiğinden artık çatışmayı Anayasa – Sözleşme çatışması olarak kabul etmek gerekir. Maddesindeki “….Silahlı Kuvvetlerin iç düzeni bakımından bu hükme kanunla istisnalar getirilebilir.”  hükmünü anlamsız ve uygulanamaz hale getirmek olacaktır. 477 Sayılı Disiplin Mahkemeleri Kuruluşu , Yargılama Usulü ve Disiplin Suç ve Cezaları Hakkında Kanun ile , As.C.K.’da yer alan “Disiplin tecavüzleri” ve “Disiplin Kabahatleri “ dışında , ayrı bir “Disiplin suçları “ kategorisi yaratılmıştır . Maddede tarif edilmiş[550] ve kanunun oda ve göz hapsi cezası ile cezalandırdığı eylemler disiplin suçu olarak kabul edilmiştir. Kanunun disiplin suçu olarak cezalandırdığı eylemler 47-61/A  maddeleri arasında yer almaktadır. AİHS yürürlüğe girdikten sonra gelişen yeni durumlara göre kabul edilen ek protokoller ile hakların sınırları genişletilmeye çalışılmıştır.

  • TCK m.125 hükmünde hakaret suçu tanımlanırken, TCK m.126’da hakaret suçunun mağdurunun belirlenmesine ilişkin düzenleme öngörülmüş, 127.
  • Atanan temsilcinin gerçek kişi olması halinde Türk vatandaşıolmasını öngören kuralın meşru bir amacı olmadığı gibi sözleşme özgürlüğüneölçüsüz bir müdahale teşkil etmektedir.
  • Bugün futbolda da, bu tür değişikliklerin yapılıp yapılamayacağı tartışılmaktadır.

Ancak dolaylı olarak bütün sosyal medya kullanıcılarınifade, haberleşme ve özel hayat haklarına da müdahale oluşturacaktır. Aynışekilde para cezası ve reklam yasağı yaptırımları platformların mülkiyet vesözleşme özgürlüklerine müdahale oluşturacaktır. İnternet trafiği bantgenişliğinin yüzde doksan oranına kadar daraltılması yaptırımı ise doğrudansosyal medya kullanıcılarının iletişim hakkı, ifade özgürlüğü, özel hayatasaygı, haberleşme özgürlüğü ile basın özgürlüğüne müdahale teşkil eder. Yasanın yürürlüğe girdiği günden bu yana sulh ceza hakimlikleritedbirlerden hangisine karar verdiklerini bile belirtmeden yasada yazıldığışekilde “içeriğin çıkarılmasına ve/veya erişimin engellenmesine” kararvermektedirler. Oysa erişime engelleme ile içeriğin çıkarılması tamamen farklıtedbirler olup doğurduğu sonuçlar da farklıdır.

Bu hal özel bir yükümlülüğün ileride yerine getirilmesini sağlamak için kanunun söz konusu kişinin tutuklu bulundurulmasına izin verdiği durumlarla ilgilidir. Dolayısıyla özgürlüğün sınırlandırılmasının (b) bendi bakımından haklı gösterilmesi için, baskıcı ya da cezalandırma amacı güden nitelikte olmaması gereklidir. Askeri disipline riayet etmediği gerekçesiyle verilen oda hapsi cezası, geçmiş bir durumla ilgili olup cezalandırma amacıyla verildiğinden (b) bendi kapsamına girmemektedir. Söz konusu oda hapsi disiplin cezasının (c), (d), (e) ve (f) bendlerinde sayılan hallerle bir ilgisi bulunmamaktadır. Dördüncü fıkrada BTK başkanı tarafından verilen içeriğinçıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi kararlarının içerik yer ve erişimsağlayıcılara tebliğ edileceği ve uygulanmasının isteneceği, onbirinci fıkradaise bu kararı uygulamayan ilgili içerik, yer ve erişim sağlayıcısına BTKbaşkanı tarafından idari para cezası verileceği öngörülmektedir. Getirilen budeğişikliklerle yer sağlayıcı ve erişim sağlayıcıların içerikten doğansorumluluğu da genişletilmiştir. Bu kapsamda yer sağlayıcı bakımından uygulanabilecek olantedbir erişimin engellenmesidir. Hukuka aykırı içeriğin çıkarılması esas olarakiçerik sağlayıcısının yükümlülüğü olup bu kapsamda erişim ve yer sağlayıcılarınyükümlülüğü ikincildir. Verilen idari tedbirniteliğindeki erişim engellenmesi veya içeriğin çıkarılması kararlarına karşıidari yargıda dava açılacak, uygun sonuç alınamaması halinde AnayasaMahkemesine bireysel başvuru yapılacaktır. Bu sürecin ortalama on yıla yakınbir süre alacağı öngörülebilir. Kanaatimizce göz hapsi cezaları için de yukarıdaki değerlendirmeler geçerlidir. Her ne kadar AİHM Engel7Hollanda kararında 12 gün süreli göz hapsi cezasını kişi özgürlüğünün ihlali saymamış ise de daha uzun süreli göz hapsi cezalarını ihlal kabul edebilir.

TSK’da görevli personele sadece disiplin amirleri tarafından değil disiplin kurulları tarafından da disiplin cezaları verilebilmektedir. Askeri Ceza Kanunu ile 477 sayılı kanunda yazılı disiplin suçları ile disiplin tecavüzlerinden dolayı disiplin cezası vermeye disiplin amirleri yetkilidir. Birinci bölümde açıklandığı üzere, TSK’da görevli Devlet memurlarına verilen kademe ilerlemesinin durdurulması cezası disiplin kurulu kararı alındıktan sonra verilebilmektedir. Yine Devlet memurluğundan çıkarma cezası yüksek disiplin kurulunca verilmektedir. Devlet memurları dışında kalan üniforma giyen bazı personele kendi özel kanunları gereği disiplin kurulları tarafından ceza verilmektedir. Bunlar Askeri Yargıtay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin başkan, başsavcı ve üyeleri ile askeri öğrencilerdir[726]. AİHM, genel olarak askerlik ve polislik gibi mesleklere ilişkin disiplin cezalarını, barolar ve meslek odası gibi kurumların üyelerine uyguladığı disiplin yaptırımlarını 6. Bu husustaki kriter Pellegrin kararı ile ortaya konmuştur. Maddenin korumasından yararlanamayacaklarına karar vermiştir[590]. Fıkrasında, disiplin kurulu ve yüksek disiplin kurulunun ayrı bir ceza tayinine yetkisinin olmadığı, cezayı kabul veya reddedecekleri, ret halinde atamaya yetkili amirlerin 15 gün içinde başka bir disiplin cezası vermekte serbest olduğu hükme bağlanmıştır. Bu hükümle disiplin amirlerinin kendi yetki alanlarına ilişkin disiplin cezalarını vermede sahip oldukları takdir yetkisi, anılan kurullara karşı korunmuş olmaktadır[378]. Kurulların yetkisinin kendilerine önerilen cezayı ret ya da kabulle sınırlandırılması hatalıdır.

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *

error: Content is protected !!